24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımlayan Başkan Taşkıran, 1981 yılından bu yana her yıl 24 Kasım´ın “Öğretmenler günü” olarak kutladığını kaydetti. Bugün verilen mesajlarla herkesin öğretmenler gününü kutlayacağını aktaran Taşkıran, “Bugün, herkes öğretmenlerin fedakâr cefakâr olduğundan bahsedecek. Ticari alış veriş merkezleri öğretmenler gününe özel indirimler yapacak. Doğudaki öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar, bir öğretmenin okulun hem müdürü hem öğretmeni hem de hizmetlisi olduğu resimler bugün paylaşılacak. 365 günün sadece bir gününe ait yurdun dört bir yerinde öğretmenler mutlu olacak.” dedi.
Peki yarın?
“Bir çocuğun anaokulundan mesleğe atılana kadar, hayatını değiştiren ve hayatının şekillenmesinde ona ebeveynlerinden daha yakın olan öğretmenlerdir.” diyen Taşkıran, mesajını sürdürdü: “Öğretmen ki sınıfında bulunan 40 küsur öğrencinin her birinin yaşam koşullarını, psikolojik düzeylerini, öğrenme durumlarını ve bireysel farklılıklarına yönelik caba harcayan, nasıl öğretirim diye uğraş veren insan mühendisidir. Bir millete yön veren, aydın insanların oluşturduğu, mesleğin adıdır öğretmenlik. Hiçbir insan yoktur ki, bir öğretmenin ışığından faydalanmamış olsun. Bu anlamda geleceğin nesillerine şekil veren bu mimarların sermayesi yetiştirdikleridir.
Tarih boyunca Müslümanlar, ilim adamlarına büyük değer vermişler, onlara son derece saygı ve hürmet göstermişlerdir. Nitekim Hz. Ali Efendimiz (r.a)´a atfedilen “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü bu gerçeği te´yid etmektedir.
Öğretmenlere gereken önem ve değeri veren toplumlar muasır medeniyetler seviyesine çıkmış ve diğer toplumlara örnek olmuşlardır. Altı asır adaletle hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu´nda, başa geçen her padişah şehzade iken bir öğretmenin, hocanın sorumluluğuna verilmiştir. Yani bir imparatorluğun kaderi o muallime teslim edilmiştir. Bu görevin önemini çok iyi bilen, kendisine gösterilen değer ve iltifatın hakkını vermek için çalışan bu değerli âlimler de çağlara damgasını vurmuşlardır. Bu konuyla ilgili, tarihi bir kısadan bahsetmeden geçemeyeceğim:Yavuz Sultan Selim, vezirleri ve hocası at sırtında gitmektedirler. Bir ara hocasının bindiği atın ayağından sıçrayan çamur Yavuz´un kaftanına yapışır. Her ne kadar hocası Yavuz´a karşı sözünü sakınmasa da istemeden de olsa bir saygısızlık yapmıştır. Hocası mahcup başını önüne eğer. Koca Yavuz geriye döner ve yaverine hitaben “Vasiyetimdir. Öldüğüm zaman bu üzerinde hocamın atının ayağından sıçrayan çamur bulunan kaftanımı sandukamın üstüne örtsünler. İnşallah bu çamur hürmetine affediliriz” demiştir. Gerçekten de ulu hakanın vasiyeti yerine gelmiş ve sözü edilen kaftan Yavuz Sultan Selim´in sandukasını süslemiştir.
Toplumun öğretmenlerle ilgili değer algısı göz önünde bulundurulduğunda ise, yıllar boyunca yaşanan tarihsel değişimin etkisi göze çarpmaktadır. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda savaştan henüz çıkmış, bütün meslek sahibi ve aydın nüfusunu cephelerinde şehit vermiş, yoksulluk ve yoklukla mücadele eden bir ülkenin en önemli gücü öğretmenler olmuştu. Maddi ve manevi desteğinizi hep arkalarında hisseden öğretmenlerimiz, bırakmış olduğunuz emanete sabır, sevgi, inanç ve fedakârlıkla sahip çıkmışlar, üstlendikleri misyonu hakkıyla yerine getirmişlerdi. Atatürk´ün öğretmenlere “Biz istiklalimizi, özgürlüğümüzü kazandık, savaşı bitirdik ama asıl savaş sizin. Türkiye´nin geleceğini siz kuracaksınız” diyerek öğretmenin sistem içerisindeki yerini vurgulamıştır.
Öğretmenin rehberi ilim, vasıtası akıl, meskeni okul, silahı kitap, kılıcı kalem, dostu bilgi, düşmanı cehalet, davası âlem, konusu kâinat, sermayesi tecrübe, kazancı evlat, menfaati hizmettir. Eflatun kaç çeşit insan varsa o kadar devlet şekli vardır demektedir. Burada bütün sistemlerin temel öğesinin insan olduğunu insanı şekillendiren öğretmen vurgulanır. Japon eğitim felsefesini oluşturan şu sözler toplumların öğretmene neden değer verilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır: “Yetiştirdiği her insanı yeniden kullanabilen toplum; akılcı, uygar, ileri bir toplumdur. Ancak, yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen toplum en güçlü toplumdur.” Toplumun güçlü olması bireyin güçlü olmasıyla orantılıdır. Bireyin güçlü olması ise onun bireysel yeteneklerini kullanabilen, bağımsız karar verebilen, kişiliğini bulmuş, başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilen bir kişi olarak yetiştirilmesi ile sağlanabilmektedir.Her geçen gün daha iyi deneyimliyoruz iyi bir eğitimin insanı nasıl etkileyebildiğini, geleceğine nasıl ışık tuttuğunu ve nasıl başarılara imza atılabileceğini. Ve tabi ki çok iyi biliyoruz iyi bir eğitimin ancak iyi bir öğretmenle mümkün olabileceğini. İlmi Çin´de de olsa alıp gelen, peygamber mesleğini icra eden öğretmenlere gereken değerin ve önemin verildiği, sadece 24 kasımda değil her gün önemsendiği ve onların da mesleki anlamda mutlu oldukları umut dolu günlere “merhaba” diyebilmek hayali ile” öğretmenler günü kutlu olsun.”